Fethiye Ticaret ve Sanayi Odası, Ölüdeniz Lagünü ve Kayaköy’ün de içinde yer aldığı 6 ayrı bölgede sondaj yöntemiyle jeotermal kaynaklar arama faaliyetinin yapılmasına tepki gösterdi. FTSO’dan yapılan yazılı açıklamada, Türkiye’nin gözbebeği ve tanıtım yüzü olan Ölüdeniz Lagünü’nün arama faaliyetleri sırasında ortaya çıkacak zararlı maddeler nedeniyle kirleneceği ve çamurla dolacağı endişesine dikkat çekilerek, “Bölgemizin doğal güzellikleri ve kültürel zenginliklerine sahip Ölüdeniz, Gemiler ve Kayaköy’ün de içinde yer aldığı 6 noktada sondaj yöntemiyle yapılacak jeotermal kaynak arama faaliyetinin acilen durdurularak, doğa katliamına neden olacak projeden en kısa sürede vazgeçilmesi çağrısında bulunuyoruz.” denildi.
Fethiye Ticaret ve Sanayi Odası’ndan yapılan açıklama şöyle;
“Ülkemizin tanıtım yüzü Ölüdeniz Lagünü ve Kayaköy’de sondaj yöntemiyle jeotermal kaynaklar arama faaliyetinin gerçekleştirileceğini üzülerek öğrendik. Ölüdeniz, çevre plajlar ile Kayaköy’ün de içinde yer aldığı her biri en az 10 bin mertrekarelik alanı kaplayan 6 noktada yapılacağını öğrendiğimiz jeotermal kaynak arama faaliyetine Fethiye Ticaret ve Sanayi Odası olarak ve yöre halkımız ve turizmci üyelerimiz adına karşıyız. Arama faaliyetlerinin ve sonrasındaki çalışmalar, dünyada bir eşi benzeri olmayan Ölüdeniz Lagünü’nündeki tüm doğal yaşam dengesini bozacak, sondaj kuyularından çıkan zararlı maddeler ve akışkanlar lagünün çamurla kaplanmasına neden olacaktır. Bu çevre katliamını doğuracak sondaj yöntemiyle jeotermal kaynak arama faaliyetinin acilen durdurulmasını istiyoruz.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nca Fethiye’nin Ölüdeniz ve Kayaköy’de sondaj yöntemiyle jeotermal kaynaklar arama faaliyeti adı altında yapılan ihalenin, bölgemizin yerel yönetimlerine ve sivil toplum kuruluşlarına bilgi verilmeden, görüşü alınmadan adeta yangından mal kaçırır gibi yapılması düşündürücü ve kaygı vericidir. İhale sürecinde olduğu gibi jeotermal kaynak arama faaliyeti ile ilgili bilgi verilmeden izin ve ruhsatların bakanlık tarafından verilmesi de geçimini büyük ölçüde turizmden kazanan üyelerimizde ve bölge halkımızda endişe yaratmıştır.
Toplam 2 bin 182,5 hektarlık alanda, her biri 1480 metre derinliğinde en az 10 bin mertrekarelik alanı kaplayan 6 adet sondaj kuyusundan, ikisi Ölüdeniz Plajı Lagünü’nde Arkeolojik Sit ve 1.Derece Doğal Sit Alanı, biri Kayaköy Soğuksu Plajı’nda 1.Derece Doğal Sit Alanı, diğeri Delikliburun-Gemiler Koyu Arkeolojik Sit ve Doğal Sit Alanı, ikisi de Darboğaz Plajı Oyukbaşı Tepesi’ndeki 1. Derece Doğal Sit Alanı içindedir.
Kısacası sondaj kuyusu açılması planlanan alanların tamamı Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nca tespit ve tescil edilmiş, içlerinde nadir ve nesli tehlike altındaki türlerin yer aldığı hassas ekosistemlerdir. Endişemiz bölgemizin, ülkemizin tanıtım yüzü olmasının çok ötesinde; doğal ve tarihi zenginliklerimizin ihaleyi alanlar tarafından tahrip edilmesi hatta turizm amaçlı olarak kullanılması ve bölgemizin en büyük cazibe unsuru olan doğal güzelliğimizin yok edilmesidir. Öte yandan açılacak kuyuların derinliğinin 1480 metre olması, yeraltında neredeyse Babadağ yüksekliğinde bir derinliğe inilmesi akıllarda soru işaretine neden olmuştur.
Özel Çevre Kanunu’nun (ÖÇK) kesin korunacak hassas alan olarak belirlediği birinci derece doğal sit alanı içerisindeki Ölüdeniz ile yine doğal sit alanı olan Kayaköy’ün de içerisinde yer aldığı bu alanlara yapılmak istenen jeotermal kaynak arama faaliyetiyle ilgili ihaleyi alan yatırımcının, tüm dünyayı etkisi altına alan Covid-19 salgını süreci gibi hassas ve belirsiz bir dönemde işe hemen başlamak için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na başvuruda bulunması ve Çevre Etki Değerlendirme (ÇED) sürecinin de 30 Mart 2020 tarihinde başlaması endişelerimizi daha da arttırmıştır.
Diğer taraftan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'na bağlı Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü’nün (MTA) yaptığı Türkiye Jeotermal Enerji Potansiyeli ve Arama Çalışmaları'nda ve bu çalışmalara ilişkin haritada Fethiye'nin jeotermal açıdan vaat edici bir yer olmadığı açıktır. Bu veriler de dikkate alındığında arama faaliyetine açılan alanların konumları da dikkate alındığında bu bölgelerde Jeotermal Turistik Tesis yapılmasının planlandığı ihtimalini güçlendirmektedir.
Açılan kuyularda jeotermal santrali için yeterli miktarda ve uygun değerlerde jeotermal kaynaklara rastlanması durumunda, kuyuların bulunduğu bölgede çok sayıda Jeotermal Turistik Tesis yapılmasının önü açılacaktır. Çünkü arama yapma yetkisi alan firmanın, jeotermal kaynak bulamasa bile bu alanlarda hak sahibi olacak ve istediği şekilde yatırım yapabilecektir.
Öte yandan arama faaliyetleri sırasındaki yapılaşma baskısı, kuyulara ulaşım için araç yollarının açılması, inşaat çalışmaları derken koruma altında olması gereken bu sit alanlarındaki çevresel yıkımı arttıracaktır.
Bölgemiz turizm bölgesi olduğu kadar aynı zamanda tarım bölgesidir. Sözkonusu alanlarda yapılacak sondaj çalışmaları, zehirli gazların atmosfere salınımına, zehirli kimyasallar içeren akışkanların toprağa, derelerimize, yer altı sularımıza ve denizlerimize karışmasına neden olacaktır.
Tüm bunlar hiç kuşkusuz ki yılda ortalama 1.5 milyon yerli ve yabancı turist ağırlayan bölgemizdeki turizm faaliyetlerine darbe vuracaktır. Üst üste yaşanan krizler ve son olarak Covid-19 virüsü salgını nedeniyle zor günler geçiren turizmci üyelerimizi ve sektör paydaşlarımız gelişmelerden endişe duymaktadırlar.
Bu gelişmelerin Ülkemiz ekonomisine her yıl ciddi döviz girdisi sağlayan bölgemizde telafisi imkansız hasarlara neden olacağı aşikardır. Turizm cenneti olan Ölüdeniz ve Kayaköy’ün tahribatının önlenmesi için acilen yanlıştan dönülmelidir.
Fethiye Ticaret ve Sanayi Odası olarak, Sondaj Yöntemi ile Jeotermal Kaynaklar Arama Faaliyeti olarak ihale edilen söz konusu işin, ihaleyi alan firmaya Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nca verilmiş olan izin ve ruhsatların iptal edilerek, ÇED sürecinin durdurulması, kısacası bölgemiz doğasını, kültürel hazinesini ve turizmini baltalayacak olan projeden acilen vazgeçilmesi çağrısında bulunuyoruz.”