Turizmde Fethiye Nasıl Marka Olur?

Fethiye, geleceğini şekillendirip, uluslararası arenada marka olmak yolunda önemli bir adım attı. Fethiye Sanayi ve Ticaret Odası öncülüğünde Likya World Otel’de düzenlenen marka arama konferansında yol haritası belirlendi.
Lykia World Hotel’de yapılan Arama Konferansı’nda “Turizm ve Marka” “Dünya ve Türkiye’de Turizm Trendleri”, Eğilimler Haritası: Turizmi Etkileyen Faktörler, Paydaş Grup Analizi, Fethiye Turizm SWOT ve Planlama: Kısa-Orta-Uzun Vadeli Planlar başlıkları altında toplantılar yapıldı.
Uluslararası alanda farkındalık yaratmayı hedefleyen Fethiye, bunun için özgün ve kişilikli bir marka oluşmaktan geçtiğini düşünüyor. Bu düşünceden hareketle Likya World Otel’de düzenlenen arama konferansında, Fethiye’nin nasıl marka olacağı sorusuna yanıt bulunmaya çalışıldı.

Toplantıda konuşan AYTAV Başkanı Nizamettin Şen, öncelikle turizm markasından ne kastedildiğine ilişkin analizlerde bulundu.  Şen, konuşmasında özetle şunları söyledi:

“Destinasyon, aslında ürünün kendisidir. Destinasyonda insan olgusu çok önemlidir. Sonrasında ise ürüne inanmak ve felsefi güç katmak çok önemlidir. Felsefi güç, insanın çevresiyle kurduğu bağdır. Bunu hem kendimiz kurmalıyız hem de çevremize hissettirmeliyiz.  Güven, markanın en önemli kısmıdır. Size şu örneği vermek istiyorum. Kül krizi sırasında Antalya’da turistler, tatillerini uzattılar. Biz bu güveni sağladıysak, gelecek sene rezervasyon artışlarında bu güven sağlamamızın büyük etkisini göreceğiz.

NASIL BİR YOL HARİTASI İZLENMELİ?

Peki marka konusunda nasıl bir yol haritası izlemeliyiz? Bir vizyon ve misyonumuzun belirlenmesi gerekiyor. Bir vizyon etrafında birleşip, yönetim yapıları oluşturmalıyız. Bütçe ve kaynaklarını gözden geçirmeliyiz ve imaj çalışmalarına başlamalıyız.  Öncelikle ürün analizi yapmamız gerekiyor. Yapılan swot analizleri var.  Yıllara ve ülkelere göre stratejilerimizi belirlemeliyiz. Örneğin Fethiye, en çok İngiltere’de biliniyor. Bu nedenle once İngiltere’den başlanmalı. Aynı kulvarda koştuğumuz bazı rakiplerimiz var. Onları da gözlememiz gerekiyor.

NİŞ PAZARLARA YÖNELMELİSİNİZ

Hiçbir zaman Fethiye’nin bir Antalya olmayacağına inanıyorum. Çok özgün bir yapıyla birlikte daha selektif bir marka yapısı haline gelebilir. Daha niş marketlere yönelecek yapı üzerinde hareket etmesi gerekiyor. Türkiye’nin bütün bölgelerinde çok önemli ama cevrenin korunması konusunda Fethiye’de büyük bir eksiklik var.  Otantik kültür ve yapının korunması lazım. 

BARSELONA ÖRNEĞİ

Barselona’daki örgütlenme çok doğru bir yapı. Bu yapıyı örnek alarak çalışmalarınızı yapabilirsiniz. Artık bölgelerin de ötesinde nokta tanıtımlar yapılmaya başlandı.  Barselona, bir şirketleşmeyle tanıtım işini organize ediyor.

TURİSTİN SAHİBİ ÇOK, ÖZGÜR DEĞİL

Bizim en büyük handikapımız turisti dışarıya çıkaramıyoruz. Turistin kaç sahibi var. Tur operatörü, otelci, rehber, esnaf, kapıdaki görevli sahibi… Onun için kimse turiste gerçekten ne vermesi konusunda bir anlayış içinde değil. Ulaşım da öyle… Barselona’nın başarısı şu. Turist serbest. Özgür, istediğini yapabiliyor. Turistin önüne alternatifler sunuyor. Turisti sadece bir yere bağımlı halden kurtarmamız gerekiyor. O zaman turist, gerçekten daha mutlu olacak.
Aslında siz bu anlayışı gerçekleştirmeye başlamışsınız. Fethiye’ye her gelişimde pazar yerine giderim. Orada rahatça balığınızı seçiyorsunuz, balığınızı pişiriyorsunuz. Bu turistin bana göre özgürlüğün ifadesi…Bence Antalya’nın seçmesi gereken metod da bu… Bizim en büyük eksikliklerimizden birisi, turisti hep kendi kalıplarımız içinde görmeye çalışmaktır.

İspanya’nın bir sloganı var. Herşey güneşin altında. Sizin buna karşı bir sloganınız var mı? İspanya’nın şarkıları var. Sizin şarkılarınız var mı? Sizin bir mitolojiye verdiğiniz değer var mı? Siz kimliğinizi tarif edebiliyor musunuz? Bu nedenle Marbella size güzel bir örnek olabilir.

KÖLETAVİTOĞLU: ÖNCE İNSANA ODAKLANMALIYIZ

Daha sonra kürsüye çıkan Atlas Proje ve Arazi Geliştirme Başkanı Tavit Köletavitoğlu ise dünyada eğilimle ve Türkiye konulu bir konuşma yaptı. Geçmişten günümüze Türkiye’deki turizm hareketini anlatan Köletavitoğlu, şunları söyledi:
Türk turizmi, Batı Akdeniz’de yapılan hataların pek çoğunu yapmadı ancak bazı kötülükleri de taklit etti. 2010 yılında son derece ciddi bir turizm ülkesi imajı sergiliyor. Kitlesel turizm tüm dünyada yayılırken, 80’li yılların başından itibaren dünyada başka heyecanlar baş göstermeye başladı.

AMSTERDAM NEDEN MARKA OLDU?

Eğer bu arama konferansını ‘meli malı’ cümleleriyle kapatırsak, hiçbir fayda elde edemeyiz. Eğer sivil örgütlenme ve sektör aynı çatı altında birleşemiyorsa, o belde en az 10 sene kaybetmiştir. O zaman sivil kuruluşlar olsun, yerel sivil insiyatifin doğru oluşturulması yönünde çalışmalar yapılmalı. Avrupa’da markalarla ilgili 16 şehiri irdeleyen bir çalışma yapılmış. Bütün incelemeleri yapan uzmanların hem fikir olmaları birnokta var. Amsterdam’ın başarılı olmasını arkasında sadece insane unsuru var. Ne para ne de ürün. Hepsi insanın öne çıkmasından dolayı Amsterdam’ın marka haline geldiğini söylüyorlar. Marka olma yolunda ne yapıyor olursak olalım, once insana odaklanmalıyız. İnsanın tatmin olması, bunu başkalarına anlatması çok önemli. Bütün bunların özünde o bir kişi, on bin kişiyi, yüz bin kişiye getirecektir.”